Dünyada suç oranı en düşük ülkelerden biri olan İsviçre, güven dolu sokakları, huzurlu atmosferi, yardımsever insanları ve göz kamaştıran doğal güzellikleriyle Batı Avrupa’nın en popüler turizm destinasyonlarından biri. Kuzeyinde Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda ise Avusturya ile Lihtenştayn bulunan İsviçre, Alpler, İsviçre Platosu ve Jura Dağları arasında konumlanan denize kıyısı olmayan bir ülke. Ekonomik anlamda da oldukça güçlü bir yapıya sahip olan bu etkileyici ülke, kişi başına düşen milli gelir bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında bulunuyor.

Ülkenin en hareketli şehirlerinden biri olan Cenevre’de yer alan St. Pierre Katedrali, Gotik mimarisinin yanı sıra bundan 855 yıl öncesine dayanan köklü geçmişiyle de oldukça ünlü. Şehre gelen turistlerin uğramadan geçmediği yapılar arasında ilk sıralarda bulunan St. Pierre Katedrali’nde şehri 360 derece görüntüsünü izleyebileceğiniz iki kule de mevcut.

Romantik çiftleri cezbeden göz alıcı manzarasıyla hafızalara kazınan Maggiore Gölü, İsviçre’nin güneyinde Ön-Alpler bölgesinde bulunan eski buzul göllerinden biri. Yaklaşık 212 kilometrekarelik yüz ölçümüyle ülkenin en büyük gölleri arasında bulunan Maggiore Gölü, çevresinde bulunan özel bahçelerin güzelliğiyle de anılıyor.

Ülkede Orta Çağ esintileri taşıyan tarihi bir bölge olan Altstadt bölgesi, Bern şehri sınırlarında kalıyor. 12 ve 15. yüzyıllar arasında inşa edilen bu tarihi yerleşim yeri 1983 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. 100.6 metre yüksekliğiyle İsviçre’nin en yüksek katedrali olan Berner Münster (Bern Katedrali)’e de ev sahipliği yapan bu bölge, her yıl yüz binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.

Ülkenin kültür sanat merkezi olarak anılan Basel şehrinde inşa edilen Basel Manastırı, İsviçre Ulusal Mirasları arasında bulunuyor. 1356 yılında yaşanan büyük Basel depreminde büyük hasar gören ve tamamen yıkılan bu manastır, 1421 yılında yeniden inşa edildi. Katolik dünyası için oldukça önemli bir ibadethane olan Basel Manastırı, Romaneks ve Gotik mimarisiyle de öne çıkıyor.

Montreux sınırları içindeki Cully kasabasında yer alan Lavaux Şarap Bağları, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş muhteşem bir yer. Şarap mağazaları ve taş evlerle çevrili Cully kasabasını, hareketli bir turizm merkezine dönüştüren bu bağlar, göz kamaştıran manzarasıyla fotoğraf meraklıları için de oldukça cezbedici. 11. yüzyıldan bu yana üzüm yetiştirilen bu bağlar 12 bin 500 metrekarelik bir alanı kaplıyor.

İsviçre’nin en popüler göllerinden biri olan Zürih Gölü, huzur dolu atmosferi ve manzarasıyla yeni yerler keşfetmek isteyenler için birebir. Göl kenarında yürüyüşe çıkabilir, bisiklet sürebilir, tekne turlarına katılabilir ya da gün batımında romantik bir akşam geçirebilirsiniz. Yaz aylarında yüzme ve su sporları yapabileceğiniz bu gölde, kışın ise buz gibi manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca göl kıyısındaki kafelerde oturup sıcak bir kahve eşliğinde huzurun tadını çıkarabilirsiniz.

Avrupa’nın en büyük şelalesi olan Ren Şelalesi, doğanın gücünü hissedebileceğiniz büyüleyici bir yer. Şelalenin yanında yer alan seyir teraslarından coşkulu su dökülüşünü izleyebilir, isterseniz bot turlarına katılarak suya biraz daha yakından bakabilirsiniz. Burada ayrıca macera severler için kaya tırmanışı, kano ve rafting gibi etkinlikler de bulunuyor. Yakınında bulunan tarihi Laufen Şatosu ise şelaleye farklı bir açıdan bakmak isteyenler için ideal bir yer.

Cenevre’de bulunan bu botanik bahçe, doğaya meraklı olanlar için tam bir cennet! 12 binden fazla bitki türüne ev sahipliği yapan bahçede, rengarenk çiçeklerin ve nadir bulunan bitkilerin arasına dalıp harika fotoğraflar çekebilirsiniz. İçerisindeki kelebek evi ve tropik bitkilerin bulunduğu seralar da oldukça ilgi çekici. Bahçede yürüyüş yaparken bol oksijenin tadını çıkarmayı unutmayın!

Luzern şehrinde yer alan bu tarihi tahta köprü, İsviçre’nin en ikonik yapılarından biri. 14. yüzyıldan kalma Kapell Köprüsü, çatılı yapısı ve içindeki tarihi resimlerle ziyaretçilerine adeta zaman yolculuğu yaptırıyor. 700 yaşındaki köprünün yanındaki su kulesi ise geçmişte hapishane olarak kullanılmış. Şimdi ise şehrin en güzel manzaralarından birini sunan bir noktaya dönüşmüş durumda. 

Berrak ve turkuaz rengiyle ünlü Blausee Gölü, tam anlamıyla bir doğa harikası. Efsaneye göre, buranın rengini bir aşık kadının gözyaşlarından aldığını söylüyorlar. Kim bilir? Ama kesin olan bir şey var: Burada doğanın tadını çıkarmak için bol bol zaman geçirmek isteyeceksiniz. Çevresindeki doğa yürüyüş parkurları, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Ayrıca gölde cam tabanlı bot turları yaparak suyun altındaki harika görüntüleri izleyebilirsiniz. Kameralarınızı hazırlayın çünkü bu mavi harikada fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız.

Cenevre’nin simgesi haline gelen bu devasa fıskiye, tam 140 metreye kadar su fışkırtıyor! Şehrin neredeyse her noktasından görülebilen Jet d’Eau, fotoğraf çekmek ve suyun enerjisini hissetmek için harika bir nokta. Özellikle gece saatlerinde ışıklandırılmış haliyle bambaşka bir atmosfere bürünüyor. İsveç’e gelirseniz mutlaka listenizde olması gereken bir yer.

Queen grubunun efsanevi solisti Freddie Mercury’nin anısını yaşatan bu müze, Montreux’de yer alıyor. Mercury’nin burada zaman geçirdiği dönemlere dair eşyalar ve fotoğraflar sergileniyor. Eğer bir Queen hayranıysanız, burası tam size göre. Ayrıca müzenin önünde bulunan Freddie Mercury heykeli, hayranları tarafından sıklıkla ziyaret edilen önemli bir simge haline gelmiş durumda. Freddie Mercury’nin burada 6 albüm kaydettiğini de belirtmeden geçmeyelim.

Sanata ve müzikseverlere hitap eden Zürih Opera Binası, Avrupa’nın en prestijli sahnelerinden biri. Burada bir opera ya da bale gösterisi izlemek, İsviçre seyahatinizi unutulmaz kılacak deneyimlerden biri olabilir. Bina, muhteşem akustiği ve etkileyici mimarisi ile de büyüleyici bir atmosfere sahip. Sezon boyunca dünyanın en ünlü sanatçılarının performanslarını burada izleyebilirsiniz. Tatilinizi bu performans zamanlarına göre ayarlamayı unutmayın.

Macera sevenler için Schilthorn, kesinlikle İsviçre’nin en çarpıcı noktalarından biri. Burası, efsanevi James Bond filmlerinde bile kullanılmış. 2970 metre yükseklikten muhteşem Alpler manzarasını izlemek isterseniz, buraya teleferikle çıkmanızı şiddetle tavsiye ederiz! Ayrıca zirvede bulunan Piz Gloria restoranında yemek yiyerek muhteşem bir panoramik manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

Dünyanın en büyük dahilerinden biri olan Albert Einstein’ın hayatını keşfetmek ister misiniz? Bern’de bulunan Einstein Müzesi, onun bilimsel çalışmalarını ve kişisel hayatına dair ilginç detayları sunuyor. Einstein’ın yaşadığı evin bir kısmı korunarak müze haline getirilmiş ve burada özel eşyaları sergileniyor. Bilime ve tarihe meraklıysanız, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Siz de bu büyüleyici coğrafyayı keşfetmek istiyorsanız, İsviçre uçak bileti kampanyalarına göz atabilirsiniz.

Otel Rezervasyonu

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here