Güney Kore Gezi Rehberi

Güney Kore’de Görmeniz Gereken 15 Yer

Turna Genel

Teknoloji ve geleneksel yaşamın birbiriyle iç içe geçtiği etkileyici bir Doğu Asya ülkesi olan Güney Kore, yaklaşık 51 milyon kişinin yaşadığı kalabalık ve hareketli bir coğrafya. İkinci Dünya Savaşı döneminde Kore’nin Güney ve Kuzey olmak üzere ikiye ayrılmasıyla meydana gelen bu ülke, 10 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık 13. şehri olan Seul’la da adından söz ettiriyor. İlginç gelenekleri, zengin kültürel dokusu ve leziz yemeklerin piştiği Asya mutfağıyla hafızalara kazınan bu ülkeyi keşfetmek için yola çıkın.

Gyeongju şehrinde yer alan, 774 yılında inşa edilmiş bir Budist tapınağı olan Bulguksa, 1995 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Meditasyon yapmak isteyen ve Budist kesişlerle tanışmak isteyen gezginler için oldukça cezbedici olan bu yapı, mistik atmosferinin yanı sıra mimarisiyle de öne çıkıyor.

Ülkenin en popüler festivallerinden biri olan Andong Uluslararası Maskeli Dans Festivali’nin düzenlendiği Andong Hahoe kasabası, bölgeye gelen turistlerin en sık ziyaret ettiği yerler arasında. Özellikle festivalin düzenlendiği eylül ayında oldukça hareketli günler yaşanan bu kasaba 2010 yılından bu yana da UNESCO Dünya Mirası Listesinde.

Gyeongbokgung, 1395 yılında inşa edilen görkemli bir saray. Ülkenin başkenti olan Seul şehrinde bulunan Gyeongbokgung, Joseon Hanedanı tarafından inşa edilen Beş Büyük Saray’ın en büyüğü olarak da biliniyor. 1990 yılında restore edilen bu yapı, yolu Seul’den geçen turistlerin en sık ziyaret ettiği yerlerden.

N Seul Kulesi, 236 metrelik yüksekliğiyle Seul şehir manzarasının en iyi izlenebildiği yerlerin başında geliyor. Geceleri ışıklandırmanın etkisiyle ışıl ışıl bir görünüme kavuşan bu seyir ve televizyon kulesinde, restoran, kafe, müze ve hediyelik eşya dükkanı gibi yerler de bulunuyor.

Sönmüş bir volkanik dağ olan Halla Dağı, iki bin 744 metreyi bulan yüksekliği ile ülkenin en yüksek dağı unvanını taşıyor. Çevresi Halla Dağı Milli Parkı ile çevrili olan bu dağ, doğa yürüyüşleri, tırmanış, kamp gibi etkinlikler için uygun yapısıyla doğa aşığı turistler arasında oldukça popüler.

Taebaek sıradağlarının en yüksek dağı olarak bilinen Seoraksan, bin 708 metre yüksekliğe sahip. Seoraksan Milli Parkı sınırlarında konumlanan bu dağ, doğa aşığı ve maceraperest turistlerin gözde rotalarından. Özellikle sonbahar döneminde oldukça kalabalık olan milli park ve dağ çevresinde şahane manzaralar görebilirsiniz.

Kore Ulusal Müzesi’ne geldiğinizde, sizi karşılayan o geniş ve sakin atmosfer her şeyi unutturuyor. Gözünüzü nereye çevirseniz tarih, kültür ve ince bir estetik anlayışıyla karşılaşıyorsunuz. Etkileyici Budist heykelleri, kraliyet dönemine ait eşyalar, duvar resimleri ve çok daha fazlası ülkenin geçmişini adım adım anlatıyor. Müzenin düzeni oldukça ferah, kalabalık saatlerde bile rahatça dolaşabiliyor, dilediğiniz eserin önünde biraz daha fazla oyalanabiliyorsunuz. Kore tarihinin geniş bir panoramasını görmek isteyen herkesin mutlaka zaman ayırması gereken bir yer.

Eğlenceyi seviyorsanız Lotte World bir rüya gibi. Hem de 7’den 70’e herkes için. Dev kapalı tema parkı, rengsrenk dekorları ve dinamik atmosferiyle sizi çocukluk heyecanınıza geri döndürüyor. Adrenalini sevenler için hızlı trenler, klasik zevkleri tercih edenler için atlıkarınca ve tematik oyun alanları var. Biraz sakinleşmek istediğinizde buz pistine çıkıp keyifli bir mola verebilir ya da etraftaki restoranlarda Güney Kore mutfağından lezzetler tadabilirsiniz. Turna Mobil Uygulama

Gwangjang Market, Seul’ün en iştah açan duraklarından biri. Pazara adım attığınız anda buranın ruhu sizi sarıyor: Taze tteokbokkinin keskin acı kokusu, kızartılan bindaetteokun çıtırtısı, mandu tezgahlarında sürekli çalışan eller… Üstelik fiyatlar da uygun, satıcılar samimi ve atmosfer tamamen yerel. Bir tabureye oturup sıcak bir yemek yerken, Seul’ün gündelik yaşamına karıştığınızı hissediyorsunuz.

Kozmetik alışverişinin merkezi diyebileceğimiz Myeongdong, ışıl ışıl sokaklarıyla hem gözünüzü hem de alışveriş isteğinizi hareketlendiriyor. Her köşe başında başka bir marka, her vitrinde başka bir kampanya görüyorsunuz. Ama sokak yemekleri burada da başrolde. Peynirli patateslerden dev mısır sosislerine, sıcak tatlılardan meyve şişelerine kadar sayısız atıştırmalık sürekli etrafınızdan yükseliyor. Akşam saatlerinde kalabalığa karışıp ışıklı sokaklarda dolaşmak bile başlı başına bir keyif.

Şehrin telaşından uzaklaşıp biraz yeşil yerler görmek istediğinizde Bukhansan Ulusal Parkı mükemmel bir nefes alanı sunuyor. Parkın yürüyüş yolları hem yeni başlayanlara hem de zorlu tırmanış sevenlere hitap edecek şekilde çeşitleniyor. Ağaçların arasından yükselen granit kayalıklar, zaman zaman karşılaşacağınız tapınaklar ve tepeden gördüğünüz Seul manzarası, tüm yorgunluğu unutturacak kadar güzel.

Bongeunsa Tapınağı, Güney Kore’nin başkenti Seul’ün modern gökdelenleri arasında saklanmış bir yer; kapısından içeri girdiğinizde şehir gürültüsü geride kalıyor ve yerini tütsü kokusunun ve uzaktan gelen ilahi seslerinin oluşturduğu bir atmosfere bırakıyor. Avluda sallanan renkli dua fenerleri, tapınağın köşelerinde görünen ince süslemeler ve yükselen dev Buddha heykelinin sakin duruşu, sizi fark etmeden yavaşlatıyor. Birkaç dakika oturup nefeslenirken hem zihninizin hem bedeninizin gevşediğini hissediyor ve tapınağın, şehrin ortasında ruhu dinlendiren bir yer olduğunu fark ediyorsunuz.

Starfield Kütüphanesi, kitaplarla aran iyi olsun ya da olmasın mutlaka listende olması gereken bir yer. Kütüphane, yaklaşık üç kat yüksekliğe ulaşan kitap duvarlarıyla hem görsel hem de işlevsel bir merkez yaratıyor. Açık plan düzeni sayesinde her yer doğal ışıkla doluyor; bu da hem okumayı hem de çalışmayı son derece keyifli hale getiriyor. 

Kore Savaş Anıtı, ülkenin yakın tarihini anlamak isteyenler için etkileyici bir lokasyon. Dışarıdaki tanklar, uçaklar ve anıtlar ilk anda dikkat çekiyor; içeri girdiğinizde ise savaşın insani ve askeri yönlerini anlatan detaylı galerilerle karşılaşıyorsunuz. Anıtın genel atmosferi ciddi ama öğretici; buradan ayrılırken hem Güney Kore’yi daha yakından tanımış oluyorsunuz hem de savaşın yıkıcılığına bir kez daha şahitlik yapıyorsunuz.

Dongdaemun Design Plaza, Güney Kore’nin modern yüzünü en iyi temsil eden yapılardan biri. Zaha Hadid’in akıcı çizgilerini taşıyan mimarisi, günün her saatinde farklı bir estetik sunuyor. Gündüz sade ve zarif görünürken, gece ışıklarla başka bir boyuta geçiyor. İçeride tasarım sergileri, yaratıcı atölyeler ve modern mağazalar arasında dolaşıp ilham dolabilirsiniz. 

Türkiye’den yapılan aktarmasız uçuşlarla gidilebilen bu Asya ülkesi, Türk vatandaşlarından vize de istemiyor. Yani bavulunuzu ve Güney Kore uçak biletinizi hazırladıktan sonra bu ülkeye gitmek için fazla bir şey yapmanıza gerek yok.

Turna Otel

author
Matematik öğretmeniyim. Özel ve devlet kurumunda uzun süre çalıştıktan sonra işimden istifa edip değerli taş ticareti ile ilgilenen aile şirketinde çalıştım. Böylece hem daha çok seyahat ederek ufkunu genişlettim. Şimdilerde tam zamanlı seyahat edip blog yazıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir