Eğer bir gün yolunuz Adıyaman’a düşerse, ufukta tüm ihtişamıyla yükselen bir dağ göreceksiniz: Nemrut Dağı. 2.150 metreyi bulan yüksekliğiyle bu dağ, göğe yakın olduğu kadar tarihe ve efsanelere de oldukça yakın. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen turistler, gün doğumunu ve gün batımını izlemek için zirveye tırmanıyor. Çünkü Nemrut’ta güneş başka doğuyor, başka batıyor. O an gökyüzünün renkleriyle devasa taş heykeller birleşiyor ve ortaya insanı büyüleyen bir manzara çıkıyor.
Nemrut’u bu kadar özel kılan ise yalnızca manzarası değil. Burada Kommagene Krallığı’nın izleriyle mitolojik hikayeler iç içe geçmiş durumda. M.Ö. 1. yüzyılda Kral I. Antiochus’un yaptırdığı anıtsal mezar, dev heykeller ve taş bloklar, dağa bir açık hava tapınağı havası veriyor. Bu heykellerin arasında dolaşırken kendinizi tarihle mitolojinin kesiştiği büyülü bir yolculukta buluyorsunuz. Bu yüzden Nemrut’un efsaneleri, bugün bile kulaktan kulağa aktarılıyor.
Eğer bu efsanevi bölgeyi keşfetmek istiyorsanız Adıyaman uçak bileti ve Adıyaman otelleri seçeneklerine mutlaka göz atın.
Nemrut Dağı konumu burada.
Antiochus’un Laneti

Nemrut Dağı ile ilgili anlatılan pek çok efsane var. Efsanelerden birine göre Kral I. Antiochus, kendini sıradan bir hükümdar olarak görmeyecek kadar iddialıymış. Tanrılara yaklaşmak ve ölümsüzlüğünü kanıtlamak için Nemrut’un zirvesine kendi heykelini ve tanrıların dev heykellerini diktirmiş. Bu heykellerle gücünü ve görkemini sonsuza kadar yaşatmak istemiş. Ama işin ilginç kısmı, bu tanrılara yakın olma isteğinin onun laneti olduğu söyleniyor.
Efsaneye göre tanrılar, Antiochus’un kibirini affetmemiş ve onu lanetlemiş. Bugün zirvede başları gövdelerinden ayrılmış heykelleri gördüğünüzde, çoğu kişi bu kırık taşların aslında o lanetin sessiz birer hatırlatıcısı olduğuna inanıyor. Belki de o taş başlar, binlerce yıldır hiç susmayan bir uyarı niteliğinde.
Kral ve Oğlunun Hüzünlü Hikayesi

Nemrut’un bir diğer efsanesi ise daha duygusal. Zamanında bu dağda yaşayan bir kral varmış. İnsanların bin yıl yaşadığı bir dönemden bahsediliyor. Kralın en değer verdiği varlığı ise beş yüz yaşındaki oğluymuş. Fakat bir gün genç adam Van Gölü kıyısına inerken göle düşmüş ve boğulmuş.
Oğlunun ölümünü duyan kralın dünyası yıkılmış. Acısından hastalanmış, günlerce yataklara düşmüş. Ölüm döşeğindeyken gözlerini Nemrut Dağı’na çevirmiş ve şu sözleri haykırmış:
“Benim oğlum yaşı beş yüz yaş. Hele ham tıraş.
Bilseydim dünyada ölüm var, koymazdım taş üstünde baş.”
Kralın haykırışı dağın taşlarında yankılanmış, yankı büyümüş ve tekrar ona dönmüş. O acıya Nemrut Dağı bile dayanamamış; büyük bir patlama olmuş. Rivayete göre bu, dağın son patlamasıymış. O günden bu yana Nemrut sessizliğe gömülmüş; kralın ve oğlunun yasını hala tuttuğuna inanılıyor.
Günümüzde Nemrut Dağı

Nemrut Dağı’na çıktığınızda sadece taş heykelleri ya da gün doğumunu görmüyorsunuz. Aslında efsanelerin ruhunu da hissediyorsunuz. Taşların arasında dolaşırken belki Antiochus’un gururunu, belki de kederli kralın feryadını duyuyorsunuz. Kimi zaman rüzgarın sesi bile size sanki bir şeyler fısıldıyormuş gibi geliyor.
Siz de tarihle efsanenin buluştuğu bu büyülü noktayı keşfetmek isterseniz, Nemrut’u seyahat listenizin en üst sırasına ekleyin. Hem doğanın hem tarihin hem de insan hayal gücünün aynı anda sahneye çıktığı ender yerlerden biri burası.
Adıyaman’da Mutlaka Yapmanız Gereken Şeyler

- Nemrut’ta gün doğumunu izleyin: Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte dağın zirvesinde olmak hayatınız boyunca unutamayacağınız bir deneyim. O an gökyüzü sanki sizin için özel bir tabloya dönüşüyor.
- Cendere Köprüsü’nü ziyaret edin: Roma döneminden kalma bu köprü hala dimdik ayakta. Üzerinden yürürken kendinizi iki bin yıl öncesine ışınlanmış gibi hissedebilirsiniz.
- Perre Antik Kenti’ni gezin: Kommagene’nin en önemli şehirlerinden biri olan Perre, kaya mezarlarıyla sizi bambaşka bir atmosfere götürüyor.
- Adıyaman çiğ köftesinin tadına bakın: Efsaneler güzel ama karnınız da tok olmalı. Adıyaman’ın meşhur etsiz çiğ köftesini yerinde yemenin keyfi bambaşka. Yanına bir ayran söylemeyi unutmayın.
- Kahta Kalesi’ne çıkın: Fırat Nehri’ne karşı manzarasıyla büyüleyen bu tarihi kale, özellikle gün batımında inanılmaz fotoğraflar sunuyor.
- Nemrut’a çıkan yolun keyfini çıkarın: Yol boyunca göreceğiniz köyler, doğa manzaraları ve sıcak insanlarla selamlaşmak da bu yolculuğun en güzel kısmı.
Daha ayrıntılı rehberler arıyorsanız Adıyaman Gezi Rehberi ve Adıyaman’da Ne Yenir? yazılarımıza da mutlaka göz atın.

