Kuzeyin incisi Stockholm’e hoş geldiniz! Adalar üzerine kurulmuş bu muazzam şehir, sizi hem tarihiyle hem modern yaşantısıyla şaşırtmaya hazır. Baltık Denizi’nin kıyısında, köprülerle birbirine bağlanan adacıklar üzerinde yükselen Stockholm, gerçek anlamda bir su şehri. Yani gondolla gitmeseniz bile, bol bol deniz göreceğiniz kesin!

İsveç’in başkenti olan bu şehirde resmi dil İsveççe ama İngilizce bilen o kadar çok insan var ki neredeyse her şeyle rahatça baş edebiliyorsunuz. Havalimanından indiğiniz anda sizi kibar ve yardımsever İsveçliler karşılıyor. Para birimi olarak İsveç Kronu (SEK) kullanılıyor ama çoğu yerde nakit para değil, kart geçerli. Hatta bazı yerler nakit kabul etmiyor bile. “Cebimde bozukluk taşıyayım” devri burada tarihe karışmış. Şimdi gelin, bu muazzam şehri daha yakından tanıyalım.

Stockholm’de mevsimler belirgin yaşanıyor ama her mevsimin kendine göre bir büyüsü var. Yaz aylarında şehir capcanlı bir hal alıyor. Güneş gece 11’e kadar batmıyor neredeyse, sokaklarda sokak sanatçıları ve açık hava etkinlikleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Kısacası yazları Stockholm bir başka güzel!

Ama biraz daha sakin bir deneyim arıyorsanız mayıs ve eylül ayları tam size göre. Hava serin ama keyifli, doğa hala canlı, turist kalabalığı ise biraz azalmış oluyor. Kış aylarında ise Stockholm adeta kar postallarından fırlamış gibi görünüyor. Aralıkta Noel pazarlarıyla süslenen sokaklarda sıcak şarap içip tarçınlı çörek yemenin keyfi bambaşka. Ama unutmayın, kışın hava gerçekten soğuk oluyor. Hatta bazı günler güneşi bile göremeyebilirsiniz ama karla kaplı Gamla Stan sokakları ve donmuş göller size bu soğuğu unutturacak emin olabilirsiniz. Stockholm her mevsim sizi bekliyor. Size düşen sadece ne zaman gideceğinize karar vermek ve bir Stockholm uçak bileti alıp yola çıkmak!

Stockholm çok büyük bir şehir değil ama sürprizlerle dolu. Eğer sadece merkez bölgeleri ve birkaç müzeyi gezeyim derseniz 3 gün yeterli olabilir. Ama “her köşesini göreyim, bol bol fotoğraf çekeyim, kahvemi yudumlayıp sokaklarda dolanayım” diyenlerdenseniz, en az 4-5 gün ayırmanızı öneririm.

Bir gününüzü sadece Djurgarden’deki müzeler için harcayabilir, bir başka gün Gamla Stan’da tarih kokan sokaklarda kaybolabilirsiniz. Södermalm’da alternatif butiklere göz atmak, vintage mağazalardan hazine aramak ve üçüncü nesil kahvecilerde keyif yapmak da en az bir tam günü hak ediyor. Ayrıca çevredeki adalara günübirlik tekne turları yapma imkanınız da var. Yani dolu dolu bir Stockholm tatili için aceleye gerek yok! Tatil planı yaparken özgür olmayı ve kendi planınıza göre hareket ederek toplu taşıma ile uğraşmak istemiyorsanız da araç kiralama seçeneklerine bir göz atabilirsiniz.

Stockholm’un her noktası, her köşesi birbirinden güzel fakat nerede kalsam diye düşünenler için bir iki bölge öne çıkıyor. İhtiyaçlarınızı ve tatil planınızı gözden geçirerek size hangi bölge daha uygunsa seçebilirsiniz.

Gamla Stan: Burası tam anlamıyla Stockholm’ün kalbi. Arnavut kaldırımlı dar sokakları, pastel tonlardaki tarihi evleri ve kafeleriyle büyüleyici bir atmosferi var. Sabahları kilise çanlarının sesiyle uyanmak, gün batımında su kenarında yürümek… Romantizm dozu yüksek bir konaklama arayanlar için harika bir seçim. Ayrıca merkezi konumda olduğu için şehrin çoğu yerine yürüme mesafesinde.

Södermalm: Stockholm’ün “cool” mahallesi diyebiliriz Södermalm için. Alternatif ruhu, bohem havası ve sanat dolu sokaklarıyla hem yerel halkın hem de genç gezginlerin gözdesi. Vintage kıyafet dükkanları, bağımsız kitapçılar ve tabii ki kahvecilerle dolu. Eğer bir sabah kahvenizi alıp ara sokaklarda kaybolmak size cazip geliyorsa, Södermalm tam size göre. 

Djurgarden: Yeşilliklerle çevrili bu ada, özellikle doğa ve müze severler için ideal. ABBA Müzesi’nden Vasa Müzesi’ne kadar birçok önemli durak burada bulunuyor. Aynı zamanda hayvanat bahçesi, lunapark ve yürüyüş parkurları da mevcut. Aileyle seyahat edenler veya daha sakin bir bölgede kalmak isteyenler için güzel bir seçenek.

Norrmalm: Şehir merkezi ve alışveriş cenneti! Büyük oteller, restoranlar, mağazalar ve ulaşım bağlantıları burada yoğunlaşıyor. Bölgenin ana tren istasyonu olan Stockholm Central Station’a yakın olmak isteyenler için oldukça pratik bir bölge. Ayrıca gece geç saatlere kadar açık olan mekanlar ve restoranlar açısından da zengin.

İsveç mutfağı düşündüğünüzden çok daha zengin! İlk durağımız tabii ki Köttbullar, yani meşhur İsveç köftesi. Yanında krema sosu, patates püresi ve yaban mersini reçeliyle servis edilen bu lezzet hem geleneksel hem de doyurucu. Daha önce yediğiniz versiyonunu unutun, burada yediklerinizle bambaşka bir boyuta geçeceksiniz!

Gravlax, dereotuyla marine edilmiş çiğ somon dilimleri. Hafif, ferah ve İskandinav mutfağının en rafine örneklerinden biri. Genelde hardallı bir sosla servis ediliyor ve kahvaltıdan öğle yemeğine kadar her öğüne uyum sağlıyor. Cesaret isteyenler için de Surströmming var. Yani fermente balık! Evet kokusu biraz sert ama bu da İsveç mutfağının cesur yüzü. Herkesin damak tadına uygun olmayabilir ama deneyenler unutamıyor.

Raggmunk, patatesli krep gibi düşünebilirsiniz. Üzerine konan pastırma ile birlikte nefis bir öğün oluyor. Özellikle kışın bol kalorili, içinizi ısıtacak bir alternatif.

Tatlı kısmına geldiğimizde ise herkesin favorisi: Kanelbullar. Tarçınlı rulo çörek. İsveç’in geleneksel kahve molası kültürü olan Fika’nın yıldızı. Yanına bir de filtre kahve aldınız mı, değmeyin keyfinize.

Stockholm hem yemyeşil hem de tarihi binalarla ve eserlerle dolu bir şehir. Yani burada doğa ve kültür tatilini bir arada yapabilirsiniz. İşte bu güzel şehirde gezebileceğiniz yerler:

Vasa Müzesi: 1600’lü yıllardan kalma, denize açıldıktan sadece dakikalar sonra batan ve 333 yıl sonra denizden çıkarılıp restore edilen devasa bir savaş gemisini görebileceğiniz bir müze burası. Gemi o kadar iyi korunmuş ki tarih resmen karşınızda canlanıyor.

Kraliyet Sarayı (Kungliga Slottet): Avrupa’nın en büyük saraylarından biri. İçeride müzeler, hazineler ve görkemli odalar var. Ayrıca her gün düzenlenen muhafız değişim törenini de mutlaka görün, mini bir gösteri gibi.

Kungsträdgården: Stockholm’ün sosyal hayatının kalbinin attığı yer. Özellikle baharda açan kiraz çiçekleriyle bambaşka bir güzelliğe bürünüyor. Yazın konser alanı, kışın ise buz pateni pistine dönüşüyor. Yani hangi mevsimde giderseniz gidin, buraya mutlaka uğrayın.

Fotografiska: Modern fotoğrafçılığın en güzel örneklerini görebileceğiniz, ilham verici bir müze. Her zaman değişen sergileri ve muhteşem şehir manzaralı kafesi ile sanata biraz ara verip kahve keyfi yapabileceğiniz harika bir durak.

ABBA The Museum: Dans etmeye hazır olun çünkü bu müze sadece gezilmiyor, yaşanıyor! Şarkı söyleyip dans edebileceğiniz interaktif alanlar, grubun sahne kostümleri ve geçmişine dair özel anılarla dolu.

İsveç Kraliyet Operası: Mimari olarak büyüleyici bir bina. Eğer zamanınız uygunsa bir bale ya da opera performansı izlemeyi mutlaka düşünün. Gösteri olmasa bile binayı gezmek bile ayrı bir keyif.

Stockholm, yavaş yaşamın sanata dönüştüğü bir şehir. Temiz havası, estetik sokakları ve leziz mutfağıyla unutulmaz bir tatil vaat ediyor ziyaretçilerine. Hem kafa dinlemek isteyenlere hem de kültür peşinde koşanlara hitap eden nadir şehirlerden biri.

O zaman ne duruyorsunuz? Biletler alınsın, valizler hazırlansın. Stockholm’de sizi bekleyen bir sürü güzellik var!

Otel Rezervasyonu

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here