Türkiye’nin en büyüleyici doğa harikalarından biri olan Kaz Dağları; yemyeşil ormanları, tertemiz havası ve serin sularıyla olduğu kadar, efsaneleriyle de dillere destan. Bu efsanevi dağlar, yüzyıllar boyunca hem yerel halkın inançlarına hem de antik mitolojilere ev sahipliği yapmış. Her taşın altında bir sır, her patikanın ardında anlatılmayı bekleyen bir hikaye gizli.
Bu ayki Her Ay 1 Efsane yolculuğumuzda sizleri Kaz Dağları’nın büyülü atmosferine davet ediyoruz. Bu bölge için anlatılan pek çok efsane var ama biz bu yazımızda sadece 2 tanesi üzerinde duracağız. Bir yanda köylerden dilden dile aktarılan Sarıkız Efsanesi, diğer yanda tanrıların ve kralların kaderini belirleyen Troya Efsanesi… Biri kalbinizi ısıtacak kadar insani, diğeri sizi binlerce yıl öncesine götürecek kadar destansı. Bu efsanevi yolculuğa çıkmaya hazırsanız, başlayalım. ⛰️🌲
Hüzünlü Bir Hikaye: Sarıkız Efsanesi

İlk efsanemiz, yüzyıllar boyunca bu topraklarda nesilden nesile aktarılan hüzünlü bir hikaye. Kaz Dağları’nın eteklerindeki köylerde herkesin dilinde aynı isim yankılanır: Sarıkız. Türkmen köylülerinin anlattığına göre, Sarıkız güzelliğiyle dağın rüzgarlarını bile büyüleyecek kadar zarif bir genç kızmış. Ancak güzelliğiyle birlikte kıskançlık da gelmiş. Zamanla dedikodular yayılmış; insanlar onun hakkında kötü sözler söylemiş.
Babası, duyduklarına inanmak ile inanmak istememek arasında kalmış. Sonunda, içi yana yana, kızını Kaz Dağları’nın zirvesine bırakmış. Sarıkız’ın yanında sadece birkaç kaz varmış. O günden sonra Sarıkız, kazlarıyla birlikte yaşamaya başlamış. Dağ ona kucak açmış; rüzgar dostu olmuş.
Yıllar geçmiş. Bir gün, kar fırtınasında yollarını kaybeden iki yabancı, dağın zirvesine sığınmış. Sarıkız onları misafir etmiş, yemek vermiş, iyileştirmiş. Döndüklerinde köylülere “O dağda bir ermiş kız var” demişler. Bu haber, Sarıkız’ın ailesine kadar ulaşmış.
Ailesi, özlemlerine dayanamayıp zirveye vardığında Sarıkız onları bekliyormuş. Babası su istemiş. Sarıkız ellerini uzatmış ve “hemen şimdi” diyerek babasına denizden su getirmiş. O anda babası anlamış; kızı artık bambaşka bir aleme aitmiş.
Bugün Kaz Dağları’na çıkanlar hala Sarıkız Tepesi’ne uğrar, dua eder, sessizce rüzgarı dinler. Belki de o esintide Sarıkız’ın fısıltısını duymak hala mümkündür.
Tanrıların Dağında Başlayan Büyük Savaş: Troya Efsanesi

Kaz Dağları mitolojinin de sahnesidir. Antik çağlarda İda Dağı olarak anılan bu dağ, tanrıların yeryüzündeki toplantı yeriymiş. Efsaneye göre Troya Kraliçesi Hekabe’nin gördüğü o meşhur rüya işte burada başlamış: Karnından çıkan bir alev topu, şehrin surlarını sarmış ve Troya’yı küle çevirmiş.
Kral Priamos bu uğursuz rüya üzerine yeni doğan oğlu Paris’i bir çobana emanet etmiş. Ancak kader, Paris’i korumuş. Onu bir dişi ayı emzirmiş, çoban büyütmüş. Gün gelmiş, tanrılar arasında büyük bir şölen düzenlenmiş. Ancak Nifak Tanrıçası Eris davetli değilmiş. Buna öfkelenen Eris, masaya altın bir elma fırlatmış ve üzerinde “En Güzele” yazmış.
Elmayı almak için Hera, Afrodit ve Athena arasında kıyasıya bir yarış başlamış. Zeus, bu zorlu kararı Paris’in vermesini istemiş. Tanrıçalar Paris’in karşısına çıkmış; her biri bir rüşvet sunmuş: Hera krallık, Athena bilgelik, Afrodit ise dünyanın en güzel kadınının, Helena’nın aşkını vaat etmiş. Paris kalbini dinlemiş, Afrodit’i seçmiş.
O andan itibaren her şey değişmiş. Helena’yı kaçırması, Troya Savaşı’nı başlatmış. Binlerce asker, on yıl süren o büyük savaşta Kaz Dağları’nın gölgesinde destan yazmış. Bugün hala bu dağlara baktığınızda, sislerin arasında tanrıların tartışmalarını, savaşın yankılarını hissetmemek elde değildir.
Efsanelerle Örülmüş Bir Doğa Harikası Kaz Dağları

Her Ay 1 Efsane rotasında bu kez Kaz Dağları’na doğru bir yolculuğa çıktık. Yüzyıllar boyunca efsanelere ev sahipliği yapmış bu muhteşem dağı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Turna ile biletinizi alın ve otel rezervasyonu yapın. Hatta yolculuğun keyfini daha özgür ve plansız yaşamak istiyorsanız mutlaka araç kiralama seçeneklerine de bir göz atın.
Kaz Dağları kültürlerin, inançların ve hikayelerin buluşma noktası. Bir yanda Türkmen köylerinde anlatılan Sarıkız’ın içli hikayesi, diğer yanda Homeros’un dizelerinde ölümsüzleşen Troya destanı. Her biri bu toprakların ruhuna işlemiş.
Eğer yolunuz bir gün Edremit’e, Yeşilyurt’a ya da Adatepe’ye düşerse, dağın eteklerinde bir mola verin. Gözlerinizi kapatın, sessizliği dinleyin. Kaz Dağları, hem doğayla hem efsanelerle bağ kurmak isteyen herkes için bir mucize gibidir.

