Bratislava, Slovakya‘nın büyüleyici başkenti ve Orta Avrupa’nın kalbinde saklı bir hazine. Her yıl binlerce gezgin, bu şehrin zarif mimarisiyle süslenmiş tarihi merkezini keşfetmek ve geçmişin izlerini modern bir dokuyla harmanlayan atmosferinde kaybolmak için buraya akın ediyor.

Viyana’ya olan yakınlığıyla dikkat çeken Bratislava, aynı zamanda Avusturya ve Macaristan gibi iki farklı ülkeyi birleştiren stratejik bir geçit noktası. Eğer rotanız bu benzersiz şehre düşerse, mutlaka şans vermeniz gereken büyüleyici durakları sizler için derledik. Macera dolu bir keşfe hazırsanız, Bratislava keşfimiz başlasın.

Komşusu Avusturya’nın başkenti olan Viyana’ya yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Bratislava’nın bir diğer sınır komşusu da Macaristan. Ülkenin kültürel ve siyasi merkezi olarak da anılan şehir, her yıl çok sayıda festivale ve sanat etkinliklerine de sahne oluyor. Kültür gezileri yapmak isteyenlerin vazgeçilmez seyahat rotalarından biri olan Bratislava, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Bu özel destinasyonda mutlaka görmeniz gereken rotalar bu şekilde sıralanıyor.

Danube Nehri’nin tepesinden bakan bu görkemli kaleyi görmezden gelmek imkansız. Başkent Bratislava’nın adeta en önemli sembolü olan kale görülecek yerler arasında ilk sırayı alıyor. İlk bakışta, dört köşesinde yükselen kuleleriyle adeta bir masaldan fırlamış gibi hissettiren bu ikonik yapı, yalnızca görkemiyle değil, aynı zamanda ilgi çekici geçmişiyle de dikkat çekiyor. 1811 yılında yaşanan büyük bir yangında tamamen yok olan kale, 1960’larda aslına uygun şekilde yeniden inşa edilerek eski ihtişamına kavuştu. Bugün, tarih meraklılarından fotoğraf tutkunlarına kadar herkesi kendine çeken bu etkileyici yapı, aynı zamanda şehrin panoramik manzarasını sunan eşsiz bir nokta.

Mobil Uygulama

Neo-rönesans tarzı inşa edilen tarihi Slovak Ulusal Tiyatrosu 1886 yılında halka açıldı. Hviezdoslav Meydanı’nda yer alan tiyatroda 2005 yılında ABD başkanı George Bush konuşma yapmıştı. Tiyatronun iç mekanı da dışı kadar etkileyici. Zarif süslemeler ve akustiğiyle ünlü salonları, unutulmaz opera ve bale performanslarına ev sahipliği yapıyor. Slovak Ulusal Tiyatrosu, yalnızca bir bina değil, sanat ve tarihin buluştuğu bir merkez olarak dünyanın dört bir yanından sanatseverleri kendine çekiyor.

1967 ve 1972 yılları arasında yapılan köprü bu süreç içerisinde tarihi olarak çok önemli olan Vydrica ve bir sinagogun yok olmasına sebep oldu. Ancak köprü çok ciddi bir şekilde bölgenin insan trafiğini arttırdı ve gelişmesine ön ayak oldu. Köprünün üzerinde bulunan restoran muhteşem bir panoramik manzaraya sahip. Şeklinden dolayı ise turistler tarafından çoğunlukla UFO köprüsü olarak biliniyor.

Zarif Rococo sarayı 1760’lara dayanan tarihi ile birçok kişi tarafından Slovak Beyaz Sarayı olarak adlandırılıyor. Barok mimarisi ve Rococo detaylarıyla göz kamaştıran saray, yalnızca görselliğiyle değil, aynı zamanda müziğe kattığı değerle de dikkat çekiyor. Barok müziğinin Avrupa’daki önemli merkezlerinden biri olan bu sarayda, ünlü besteci Joseph Haydn eserlerini sergileyerek sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatmıştır. Günümüzde bu saray, geçmişin görkemli yankılarını hissettiren bir tarih portalı gibi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

Klasik bir saray mimarisine sahip olan Başpiskopos Sarayı tarihi şehir merkezindeki en popüler yerlerden biri. Esztergom’un eski başpiskoposunun da evi olan anıt günümüzde bölgenin en önemli mimari eserlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bugün ise Bratislava valisinin evi olarak hizmet veriyor.

Çoğunlukla Mavi Kilise olarak da bilinen Katolik kilise 1913’de yapıldı ve Bratislava tarihi şehir merkezinin doğu tarafında yer alıyor. Pastel mavi tonları, yuvarlak hatları ve mozaik detaylarıyla adeta bir masal dünyasından çıkmış gibi hissettiren kilise, Macar Kralı II. Andrew’ın kızı St. Elizabeth’e ithaf edilmiştir. Mimarisindeki ince detaylar ve özgün renk paleti, yapıyı Bratislava’nın en çok fotoğraflanan yerlerinden biri haline getiriyor.

2005’de yapılan köprü Danube üzerindeki en yeni yapı. Köprü, Amerikan İnşaat Mühendisleri Topluluğunun OPAL ödülüne aday gösterdikleri tek Avrupa projesi ve bu ödülü kazanmıştır. Özellikle ışıklandırıldığında görülmeye değer bir eser olarak dikkat çekiyor.

Old Town, şehrin önemli turizm adreslerinden olan Bratislava Kalesi’nin de içerisinde yer aldığı şahane bir bölge. Birbirinden güzel restoranları, kafeleri, sanat galerileri ve bölgeyi süsleyen heykel ve çeşmeleri ile etkileyici bir atmosfere sahip olan Old Town’a araç girişi de yasak. Bu nedenle buraya yapacağınız gezide keyifli bir yürüyüşe hazır olun.

Bratislava’nın köklü geçmişini yansıtan Eski Şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Savaş döneminin izlerini taşıyan bölgede aynen korunan evler, savaşın yıkıcı etkilerinin görülmesi açısından büyük önem taşıyor.

Napolyon-Bratislava

Fotoğraf çekmek için en sık ziyaret edilen yerlerden biri de Napolyon Askeri Heykeli. Heykel Fransa’nın 300 atlı ve 9000 piyadesinin Bratislava’yı ziyaretini temsil ediyor. Fransa’nın zaferi Pressburg Barış Anlaşması ile kazanılmıştı. Heykel, bir Napolyon askerini meydanın kenarında rahat bir şekilde dururken tasvir ederek şehrin o dönemdeki atmosferinin bir yansımasını sunuyor.

St. Martin Katedrali hem boyut hem de önem açısından Bratislava’da önemli bir rol oynuyor. Yedi asırdır Bratislava Kalesinin altında yer alan katedral 1563 – 1830 yılları arasında kraliyetin taç giyme törenlerinin yapıldığı yerdi. Aralarında Rahibe Teresa’nın da bulunduğu toplamda 11 kral ve kraliçe burada taç giydi.

Náci (gerçek adı Ignac Lamar) Bratislava’nın sokak ve kafelerinin 40 yıldır vazgeçilmezi olan bir eser. Bratislava’nın yerlileri onu kibar, sakin ve fakir ancak her daim düzgün giyinen ve tüylü bir şapka takan adam olarak tanıyor. Şehir merkezinde gezer, kadınların elini öperken Almanca, Macarca ve Slovakça iltifatlar edip çiçek verirdi.

Şehirdeki en ilginç binalardan biri. Ters bir piramit şeklindeki bina Çekoslovakya döneminin sosyalist mimarisiyle tasarlandı. Ayrıca dünyanın en çirkin 30 yapısı arasında da yer alıyor. Fakat yine de görmeye değer. Yapının içerisinde dünyanın en büyük orglarından biri bulunuyor, ayrıca bir konser salonu da var.

Şehrin tam tepesinden muhteşem bir manzaraya sahip olan bu mezarlık askeri bir anıt niteliği taşıyor. 6.845 Sovyet askerinin II. Dünya Savaşında Bratislava ve Batı Slovakya’nın bağımsızlığı için 1945’de hayatını kaybetmesinden sonra ebedi uykuya yatırıldığı yer olarak önemli bir anıt niteliği taşıyor. Bölgede 6 toplu mezar, 278 bireysel mezar ve 40 metre yüksekliğinde bir Sovyet askeri heykeli bulunuyor.

Şehrin sembol yapılarından olan Michael Kapısı, ortasında bulunan Gotik tarzı kuleyle de ilgi çekiyor. 17. yüzyıldan kalma bu yedi katlı kule, toplam 51 metre yüksekliğe sahip. Bratislava manzarası izlemek isteyenlerin değişmez adreslerinden olan bu kule, fotoğraf meraklıları için de oldukça cazip bir yer.

Ülkenin en eski kalelerinden biri olan Devin Kalesi, Muranska bölgesinde bulunan bir uçurum kenarına yapılmış. İnşa tarihi hakkında net bir bilgi olmayan kalenin tahminen 800’lü yıllarda yapıldığı düşünülüyor. Günümüzde Ulusal Anıt statüsü verilen bu kale, şehrin önemli tarihi adreslerinden. Ziyaretçiler, burada yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda Tuna ve Morava nehirlerinin birleşim noktasının büyüleyici güzelliğini de deneyimleyebilir.

Bratislava-Gezilecek-Yerler

Bratislava’nın en popüler ve eğlenceli sembollerinden biri olan Cumil Heykeli, şehrin tarihi merkezinde ziyaretçilerini gülümseten bir sürpriz sunuyor. “Logar kapağından çıkan adam” olarak bilinen bu heykel, Panska ve Rybarska Brana sokaklarının kesişiminde bulunuyor. 1997 yılında yapılan Cumil, başını mazgal kapağından çıkarmış şekilde tasvir edilerek, günlük hayata mizahi bir dokunuş katıyor. Rivayete göre, Cumil’in şapkasına dokunmak, şans getiriyor.

Şehir Tarihi Müzesi, zengin arkeolojik ve tarihi eser varlığı ile müzeler arasında en çok ilgi göreni. Macar krallarının taç giyme törenlerini simgeleyen eserler, antik müzik enstrümanları ve el sanatı örneklerinin bulunduğu müze, şehrin geçmişi hakkında bilgi alınabilecek en doğru yerlerden biri. Ayrıca, el sanatları ve eski dönemlerden kalma gündelik yaşam araçları, Bratislava’nın geçmişteki sosyal ve kültürel yapısını anlamak için bir pencere açıyor.

Danimarka Büyükelçiliği olarak kullanılan Keglevich Sarayı, giriş kapısında bulunan iki aslan ve antik Hırvat ailesi heykelleriyle dikkat çekiyor.  Beethoven’ın yakın arkadaşı olan müzisyen Kontes Babetta Keglevich’in anılarını taşıyan saray bir dönem müzik akademisi olarak da kullanılmış.

Eczacılık Müzesi, Bratislava’nın en ilgi çekici müzelerinden biri olarak ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa davet ediyor. Tarihi bir binada yer alan müze, Slovakya’da eczacılığın gelişimini ve bu alandaki köklü geçmişi gözler önüne seriyor. Sergilenen antik ilaç kavanozları, el yazmaları, eski eczane ekipmanlarıyla, tarih meraklıları için ilgi çekici bir keşfin kapılarını aralıyor.

Siz de, Bratislava uçak bileti fırsatlarına göz atarak, sokakları buram buram tarih kokan bu şehri yakından görüp, eşsiz atmosferinde keyif dolu zamanlar geçirebilirsiniz.

Otel Rezervasyonu

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here