Dünyanın moda merkezi Milanoİtalya‘nın kuzeyinde ülkenin en gelişmiş ve en zengin kentlerinden. Her yıl moda aşığı binlerce kişiyi ağırlayan kent zengin tarihi dokusu, sembol tarihi yapıları, müzeleri, hareketli sokakları, müthiş lezzetler sunan restoranları ile Avrupa’nın en popüler destinasyonlarından.

Türkçede Milano olarak bilinen kent, İtalyancada Milan ismiyle anılıyor. Sarı tramvayların süslediği sokaklarında huzurlu bir atmosfere sahip olan kentte mutlaka görmeniz gereken yerleri sizler için bir araya getirdik.

Milano uçak bileti seçeneklerine göz atın.

Dünyanın en büyük gotik katedrali olarak bilinen Milano Katedrali, şehrin sembol yapısı. Kente gelen ziyaretçilerin uğrak noktası olan katedral kendi adıyla anılan meydanda bulunuyor. Yılın her dönemi önünde uzun kuyruklar bulunan katedrali görmek isteyenlerin online bilet alması gereksiz beklemenin önüne geçiyor.

İtalya’nın dünyaya armağan ettiği en ünlü bilim insanlarından Leonardo Da Vinci’nin zamanın ötesindeki tasarımları ve icatlarını görebileceğiniz Leonardo Da Vinci Doğa Bilimleri ve Teknoloji Müzesi, Milano’nun eğlenceli ve ilginç müzelerinden. Sanatçının hayatından kesitleri görebileceğiniz müzede, tasarımlar, icatlar, teknoloji ve bilim tarihi hakkında projeler sergileniyor.

Litta Sarayı, barok mimari tarzda inşa edilen bir yapı. Milano’da herkesin mutlaka görmesi gereken tarihi yapılardan biri olan sarayın kabartmalarla bezeli iç ve dış cephesi, heykeller ve tabloların sergilendiği salonları görülmeye değer.

Santa Maria delle Grazie Manastırı, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Milano’yu temsil eden yapılardan biri. İsa’nın Son Yemeği adlı eserin sergilendiği manastır, sadece bu eseri görmek isteyen binlerce kişinin ilgisini çekiyor. Yıl boyunca oluşan yoğun ilgi nedeniyle online bilet alınarak ziyaret edilmesi şart. Manastırda İtalya tarihinde önemli yere sahip dini sanat eserleri sergileniyor.

Milano’nun simgesi Duomo Katedrali’nden sonra kentteki en görkemli ve en büyük dini yapı olan Sant’Ambrogio Bazilikası, Romanesk mimarinin en kusursuz örnekleri arasında kabul ediliyor. Vuolvinious adı verilen mihrap bölümü ve bu bölümün çevresinde sergilenen heykeller sanat severlerin ilgisini çekiyor.

Milano’ya gelip de Galleria Vittorio Emanuele II’yi görmeden dönmek, Roma’ya gidip pizzayı es geçmek gibi bir şey olur. Burası bir alışveriş merkezi olduğu kadar mimari bir şaheser. 1800’lerin sonlarında inşa edilen bu galeri, cam tavanı ve mozaik zeminiyle adeta bir sanat eseri gibi. Prada’dan Gucci’ye kadar lüks markalar burada sizi bekliyor ama “Ben vitrine bakmayı tercih ederim” diyenler için de ortam müthiş. Ortadaki boğa figürüne topuğunuzu koyup bir tur dönmeyi unutmayın, dilek tutmak serbest!

Dünyaca ünlü La Scala Opera Binası, klasik müzik tutkunları için tasarlanmış. Eğer operayla aranız çok iyi değilse bile, bu tarihi yapının içine girip atmosferini solumak başlı başına bir deneyim. Tavan süslemeleri, kırmızı kadife koltukları ve ihtişamlı avizesiyle kendinizi eski bir İtalyan filmindeymiş gibi hissedeceksiniz. Bilet bulursanız mutlaka bir gösteriye denk getirin, gerçekten büyüleyici.

Şehir merkezine yürüyerek kolayca ulaşabileceğiniz bu görkemli şato, Milano’nun en önemli tarihi yapılarından biri. Ortaçağ’dan kalma bu devasa kale, geçmişte Sforza ailesine ev sahipliği yapmış. Bugün ise müzeleri, heykelleri ve geniş avlusuyla sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor. Michelangelo’nun tamamlayamadan hayatını kaybettiği “Rondanini Pieta” heykeli burada sergileniyor, gözünüzü üzerinden alamayabilirsiniz.

Şatonun hemen arkasında uzanan Sempione Parkı, şehrin karmaşasından kaçmak isteyenler için birebir. Yeşillikler içinde yürüyüş yapabilir, gölet kenarında kitabınızı okuyabilir ya da sadece çimlere uzanıp Milano gökyüzünü izleyebilirsiniz. Parkın sonunda sizi Arco della Pace (Barış Kemeri) karşılayacak. 

Milano’nun modern yüzünü keşfetmek isterseniz Bosco Verticale mutlaka listenizde olmalı. “Dikey Orman” anlamına gelen bu binalar, doğaya duyarlı yapısıyla da hayran bırakıyor. Dış cepheleri ağaçlar ve bitkilerle kaplı olan bu iki kule, şehirde nefes alınacak alanlar yaratmak için tasarlanmış. Modern mimariye ilginiz varsa, burada uzun uzun inceleme yapabilir, şahane kareler yakalayabilirsiniz.

Milano’nun en büyüleyici sokaklarından biriyle tanışın: Via Brera. Burası tam anlamıyla sanatın kalbinin attığı yer. Brera Sanat Akademisi ve Galleria d’Arte antik sokaklara hayat verirken, etraftaki küçük galeriler, butikler ve kafeler de sizi içine çekecek. Sokakta yürürken burnunuza gelen kahve kokusu eşliğinde bir ara kafeye oturun, insanları izleyin. Gerçek Milano ruhunu burada hissedeceksiniz.

Rönesans’tan modern sanata kadar uzanan geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapan bu müze, bir sanat yolculuğu. İtalya’nın büyük bankalarından biri tarafından desteklenen Gallerie d’Italia, iç tasarımıyla da göz kamaştırıyor. Caravaggio ve Canaletto gibi büyük ustaların eserlerini yakından görmek isterseniz buraya mutlaka uğrayın. 

Milano’dan yaklaşık bir saatlik tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Como Gölü, bir rüya. Dağların arasında parlayan bu göl, İtalyan romantizminin ete kemiğe bürünmüş hali. Göl kıyısındaki kasabalar hem doğal güzellikleriyle hem de huzur dolu atmosferiyle büyülüyor. Bir tekne turuna çıkın, daracık sokaklarda kaybolun, bir İtalyan dondurması alıp göl kenarında oturun. Como, size iyi gelecek.

Milano’yu ziyaret edenler için yukarıda saydığım 13 yerin dışında da bolca alternatif bulunuyor. Şehirde mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Orto Botanico di Brera Botanik Parkı, Pinacoteca di Brera Sanat Galerisi, Alla Scala Tiyatro Müzesi, Anıt Mezarlık, Bagatti Valsecchi Müzesi, Sforzesco Sarayı Tarihi Sanat Müzesi, Casa Campanini ve Poldi Pezzoli Müzesi bulunuyor.

Otel Rezervasyonu

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here