Ülkeler Kuzey Amerika Gezi Rehberi

Washington DC Gezilecek Yerler: Görmeniz Gereken 15 Yer

Turna Genel

Washington DC. Amerika’nın en güvenli, bir o kadar düzenli kenti. Florida sahillerinden daha çok şey katar insana DC. Bir kenti yürüyerek gezerim, yaşayarak severim diyenlere hitap eder daha çok. Küçüktür, karmaşadan uzaktır ama bunun yanında dinamiktir, şaşırtır. Gelin New York’un, California’nın gölgesinde kalmış bu şehri keşfedelim.

Bu kente İstanbul’dan direkt uçabiliyorsunuz. İstanbul Washington uçak bileti sayfası üzerinden aktarmalı diğer uçuş alternatiflerine de göz atabilirsiniz.

DC’ de bir turistin öğrenmesi gereken ilk cümledir “where is the white house?” Şehrin tam göbeğinde, Amerikan filmleriyle büyümüş bir neslin tüm bildiklerini yalanlar. İhtişamıyla değil mütevaziliğiyle dikkatleri üzerine çeker , “ama filmlerde böyle durmuyordu”larla başlarsın şaşırmaya. Tam karşısındaki Lafayette Park’ta sabah koşusunu yapan, köpeklerini gezdiren, işten çıkıp kahvesini içen insanlara ayrı şaşırırsın. Genellikle haftanın tüm günlerine yayılan protestoları sindirmek senin için zaman alsa da Obama için almaz.

Lafayette Park; kahvenizi alıp, oturup izleyerek, Amerika’yı tanıyıp bir o kadar şaşırabileceğiniz bir curcunadır. Güzeldir, özgürdür, huzurludur, bazen de çokça acıklıdır. Yirmi yıldır The White House’un önünde bir çadırda yaşayan, savaş karşıtı 85 yaşında bir kadın vardır ki çokça gazeteye manşet olmuştur. Ola ki yolunuz düşerse, ona da bir kahve götürün.

capitol meclis binasi
Washington DC Capitol Meclis Binasi

Capitol, yani meclis binası, şehrin hangi sokağından bakarsan bak yakın gözükür. Yürürsün yürürsün, bloklarca yürürsün, yine ulaşamazsın. White House’dan daha görkemlidir işin aslında. Önünde göl diye tabir edebileceğin bir yapay havuz bulunur, kışları üstü kalın bir buz tabakası tutar ki üzerinde yürüyebilir hatta yatabilirsin. Gün batımları Capitol’ın önündeki havuz da güzeldir. Bir de karşısında National Mall vardır ki DC’nin Central Park’ı… Günün yirmi dört saati koşan ya da piknik yapan insanlara rastlanabilir. Tüm bu çevreye Capitol Hill ismi verilir. Müzeler ve anıtlar buradadır. Amerikalıların “pencil” diye tanımladıkları kaleme benzeyen şehrin en uzun yapısı Monument da burada yer alır. Monument’a çıkış ve müzelere girişler ücretsizdir. Genellikle turistlerin uğrak bölgesidir, senatoda çalışanlar hariç DC’li pek bulunmaz.

capitol hill sus havuzu gun batimi
Capitol Hill Süs Havuzu Gün Batımı

Potamac Nehri’nin kıyısında, DC’yle Virginia eyaleti arasında, köprüyü görebileceğiniz deniz kıyısı havasında bir yerdir. Bolca martıya rastlanır başlarda “ne işi var martının nehirde” deseniz de, siz de bir süre sonra DC’lilere ayak uydurup Potomac’in bir nehir olduğunu unutur ve ona denizmiş gibi davranırsınız. Yazları kano aktiviteleri ve tekne turları oldukça keyiflidir. Kışları büyük bir buz pateni pistini de bu yörede bulabilirsiniz. Georgetown çokça mağazaya ve kafeye de ev sahipliği yapar Georgetown Üniversitesi’ni içinde barındırdığından genç nüfusun en yoğun olduğu yerlerden biridir. Özellikle Halloween’da sokakları çok hareketlidir. Irish pubları şehrin en başarılı publarıdır, şiddetle tavsiye edilir. (ancak ciddiyetle yirmi bir yaş altını almaz.) Son olarak Georgetown Cupcake’de bir cupcake yemeden ordan ayrılmak tatlı sevenler için büyük bir pişmanlık olur.

Cherry Blossom Festival Görnüntüleri
Cherry Blossom Festival Görüntüleri

Ucuz yemek ve ucuz alışveriş için birebirdir. Şehrin diğer bölgelerine göre biraz karışık bulunsa da seveni çok sever. Özellikle Uzakdoğu yemeklerini sevenler için çok güzel restoranlar barındırır (haftasonları kalabalık olabilir). Sokağın girişinde kocaman bir kemer vardır. Oryantal figürlerle çevrili bu renkli kemer tuhaf bir pozitif enerji yayar, vücutta seratonin salgılama gibi etkileri vardır.

Şehrin en büyük istasyonu… İçinde çeşitli mağazalar ve yeme içme yerleri barındırır. Merkez istasyondur, yolunuz bir şekilde düşer. Tarihi bir mimari yapıya sahip bu istasyon, Christmas döneminde oldukça renklenir.

Biraz da eğlence diyenlerin uğrak mekanıdır Dupont. Şehrin en renkli insanlarına cuma geceleri burada rastlarsın. Yazarlara ve fotoğrafçılara burada rastlanır. Eğlencenin her türünü barındırır. Rock barlardan discolara, hatta ve hatta çokça keyifli olan game barlara ev sahipliği yapar. Burada bir game bara girip jengadan tutun sekseğe kadar her türlü oyunu oynayabilirsiniz. Thomas Floorey Game Bar’ı es geçmeyin. Merkezde kalmaz, herkes bilmez, P Street üzerindedir. Küçük, sıcak bir ortam ve güler yüzlü insanlarla karşılaşırsınız. Konsolosluklar sokağı da bu bölgede bulunur.

Washington DC’nin en dikkat çekici simgelerinden biri olan Washington Anıtı, ABD’nin ilk başkanı George Washington’a duyulan büyük saygının bir sembolü. National Mall’un tam ortasında göğe doğru yükselen 169 metrelik bu anıt, şehrin siluetine damgasını vurmakla kalmıyor, ziyaretçilerine muhteşem bir manzara sunuyor. Asansörle en tepeye çıktığında, Lincoln Anıtı’ndan Capitol binasına, hatta Potomac Nehri’ne kadar uzanan panoramik bir görüntüyle karşılaşıyorsun. Gün batımında bu manzaraya şahit olmak ise kelimenin tam anlamıyla unutulmaz bir deneyim. Turna Mobil Uygulama

Washington DC’de biraz eğlenceli bir mola vermek istersen Madame Tussauds Müzesi güzel bir seçenek. Balmumu heykelleriyle ünlü bu müze, gerçeklikleriyle insanı şaşırtan figürleriyle zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Amerikan başkanlarının birebir heykellerini görüp onlarla fotoğraf çektirebilmek oldukça keyifli bir deneyim. Sadece siyaset değil, sinema, müzik ve spor dünyasından birçok ünlüyle de aynı kareye girme fırsatın oluyor. Özellikle Beyaz Saray odasında kendini bir anda başkanın yanında bulmak, bu müzeyi sıradan bir geziden çıkarıp unutulmaz bir anıya dönüştürüyor.

Amerikan halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin simgesi haline gelen Lincoln Anıtı, etkileyici atmosferiyle seni ilk andan itibaren içine çekiyor. Devasa mermer sütunlarla çevrili yapı, içerideki oturan Abraham Lincoln heykeliyle hem güçlü hem de huzurlu bir etki bırakıyor. Gündüzleri kalabalık ziyaretçi gruplarıyla dolup taşsa da geceleri ışıklandırıldığında çok daha farklı bir hava kazanıyor. Özellikle merdivenlerinde oturup hem anıtı hem de karşıda uzanan Washington Anıtı’nı seyretmek, insana tarihin büyüklüğünü hissettiren özel bir an yaratıyor. 

Sade ama çok güçlü bir etkiye sahip olan Vietnam Şehitleri Anıtı, Washington DC’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Siyah granitten yapılmış uzun duvarın üzerine Vietnam Savaşı’nda hayatını kaybeden 58 binden fazla askerin ismi işlenmiş. İlk bakışta basit bir tasarım gibi görünebilir ama yanına yaklaşıp isimlere dokunduğunda savaşın acı yüzünü çok derinden hissettiriyor. Burada çoğu ziyaretçi, kaybettikleri yakınlarının isimlerini bulup sessizce anıyor.

Eğer biraz meraklıysan, Smithsonian’a bağlı Ulusal Hava ve Uzay Müzesi seni mest edecek. Burada Wright kardeşlerin ilk uçağını görebilir, Apollo 11’in Ay’a iniş modülünü yakından inceleyebilirsin. Hatta Ay’dan getirilen taşlara bile göz atabilirsin. Üstelik izlemekle kalmıyor, interaktif bölümlerde kendini bir pilot gibi hissedebiliyorsun. Çocuklar için harika ama yetişkinler için de en az onlar kadar eğlenceli bir deneyim.

Potomac Nehri kıyısındaki göl kenarında yer alan Thomas Jefferson Anıtı, konumuyla bile büyülüyor. ABD’nin üçüncü başkanı ve Bağımsızlık Bildirgesi’nin yazarı Jefferson’un heykeli içeride seni karşılıyor. Duvarlardaki yazıtlar, özgürlük ve bağımsızlık üzerine düşünmeye itiyor. Bahar aylarında etrafındaki kiraz çiçekleri açtığında, burası bir masal sahnesine dönüşüyor. Fotoğraf çekmek için de en güzel noktalardan biri.

Smithsonian’ın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, doğa ve tarihle dolu bir hazine. Devasa dinozor fosilleri, rengarenk taşlar, dev deniz canlıları… Burada her köşede farklı bir dünyaya adım atıyorsun. Ve tabii ki en ünlü parça: Göz kamaştırıcı Hope Elması. İçeri girdiğinde hem öğreniyor hem de hayran kalıyorsun. 

Gotik mimarisiyle Avrupa’daki ünlü katedralleri aratmayan Washington Ulusal Katedrali, şehrin en görkemli yapılarından biri. Yüksek tavanları, vitray pencereleri ve ince işçiliğiyle göz kamaştırıyor. Yalnızca dini bir yapı değil burası, birçok önemli törene de ev sahipliği yapıyor. Bahçelerinde dolaşmak huzur veriyor, kulelerine çıkmak ise şehri farklı bir açıdan görmek için harika bir fırsat sunuyor.

Son durağımız Kore Savaşı Gazileri Anıtı. Gerçek boyutlarda yapılmış asker heykelleri, adeta çimenlerin arasında ilerliyormuş gibi konumlandırılmış. Sisli ya da yağmurlu havalarda ortaya çıkan görüntü gerçekten çok etkileyici. Burada sessizce yürürken, fedakarlığın ve barışın değerini daha derinden hissediyorsun.

Turna Otel
Seyahat ve Turizm alanında içerik üreticisi.